Savaş Nurettin
Irak, yine yeni yeniden!
Irak’ta işgal gücü konumundaki ABD’nin uyguladığı politikalar, Irak’ı parçalamanın eşiğine getirecek farklılar arası çatışmaların temelini oluşturmuştur.
Bu aşamada en çok merak edilen konu ise ABD’nin Irak geleceği, bundan sonra ne olacağıdır?
Özellikle son gelişmeler ve ABD’deki tepkiler gecikmiş bir öneri listesini ortaya koyuyor. Üst düzey yetkililerin bir kısmı Bush’un ’ZAFER’ stratejisini kurtarmak adına son bir kurtuluş hamlesinin imkanları üzerinde durmaktadırlar; ülkede dürenişi kıracak ve güvenliği sağlayacak yeni alternatif bir hükümet. Zaten sadece şeklen demokratik yollarla seçilmiş bir hükümet yerine alternatif bir hükümet ancak bu sefer şekli demokrasiden de vazgeçilmiş durumda. Nitekim Amerikan idaresindeki diğer bir kesim Malikiyi gözden çıkarmış, bir darbe ya da usulce zorunlu bir istifa ihtimali üzerinde dahil durulmaktadır. Senaryo, Irak’ı ABD müttefiği bir merkezi gücün kontrolüne devretmeyi öngörüyor.
Bu alternatif, Irak’ta demokrasiden vazgeçildiğini de göstermektedir. (NY Times 17 Oğustos 2006 Michael R. Gordon, Mark Mazzetti and Thom Shanker).
Darbe ihtimali, Dr. Salih Elmutlak’ın Arap ülkelerine yaptığı ziyaret sırasında anarşiye son verebilmek için mevcut hükümetin yerine 5 kişilik bir cunta idarenin kurulmasına destek arayışının yer aldığı TimesOline’da yayınlanan The Sunday Times yazarı Marie Colvin ve Washigton Post yazarı David İgnatius imzalı, CIA güdümlü Irak istihbaratının da dahil olduğunu belirttiği yazılarla netlik kazanıyor.
Darbe ihtimali James Baker’in ‘Irak Çalışma Grubu’nun da gündeminde.
Direniş grupları gelişmeleri yakından takip ederken, şii milisler darbe sonrası Irak ordusuyla karşı karşıya kalmanın hesaplarını yapmaktadır.
Böyle bir darbenin Irak’ta sorunları çözeceğine inanmak zor. Hatta imkansız. Irak’ta bu şartalarla gerşekleştirilecek bir darbe iktidarda mezhepsel siyasi partilerden oluşan şii çoğunluğun yerini sünni olmakla beraber daha az mezhepçi, dinci ve ideolojik, aynı zamanda merkeziyetçi bir idare alacaktır. Bu da Irak’ın parçalanmasını önlemek için, Saddam vari bir rejimden başka bir yenilik değildir.
Bilinmez, ancak bu darbe ile, sonucunda parşalanmiş bir Irak, batıda Sunni direnişçiler, güneyde İran destekli Şii milisler ve kuzeyde Kürt yerel militaristçiler arasında kanlı bir iç savaşa mı sahne olacaktır.
Bu aşamada en çok merak edilen konu ise ABD’nin Irak geleceği, bundan sonra ne olacağıdır?
Özellikle son gelişmeler ve ABD’deki tepkiler gecikmiş bir öneri listesini ortaya koyuyor. Üst düzey yetkililerin bir kısmı Bush’un ’ZAFER’ stratejisini kurtarmak adına son bir kurtuluş hamlesinin imkanları üzerinde durmaktadırlar; ülkede dürenişi kıracak ve güvenliği sağlayacak yeni alternatif bir hükümet. Zaten sadece şeklen demokratik yollarla seçilmiş bir hükümet yerine alternatif bir hükümet ancak bu sefer şekli demokrasiden de vazgeçilmiş durumda. Nitekim Amerikan idaresindeki diğer bir kesim Malikiyi gözden çıkarmış, bir darbe ya da usulce zorunlu bir istifa ihtimali üzerinde dahil durulmaktadır. Senaryo, Irak’ı ABD müttefiği bir merkezi gücün kontrolüne devretmeyi öngörüyor.
Bu alternatif, Irak’ta demokrasiden vazgeçildiğini de göstermektedir. (NY Times 17 Oğustos 2006 Michael R. Gordon, Mark Mazzetti and Thom Shanker).
Darbe ihtimali, Dr. Salih Elmutlak’ın Arap ülkelerine yaptığı ziyaret sırasında anarşiye son verebilmek için mevcut hükümetin yerine 5 kişilik bir cunta idarenin kurulmasına destek arayışının yer aldığı TimesOline’da yayınlanan The Sunday Times yazarı Marie Colvin ve Washigton Post yazarı David İgnatius imzalı, CIA güdümlü Irak istihbaratının da dahil olduğunu belirttiği yazılarla netlik kazanıyor.
Darbe ihtimali James Baker’in ‘Irak Çalışma Grubu’nun da gündeminde.
Direniş grupları gelişmeleri yakından takip ederken, şii milisler darbe sonrası Irak ordusuyla karşı karşıya kalmanın hesaplarını yapmaktadır.
Böyle bir darbenin Irak’ta sorunları çözeceğine inanmak zor. Hatta imkansız. Irak’ta bu şartalarla gerşekleştirilecek bir darbe iktidarda mezhepsel siyasi partilerden oluşan şii çoğunluğun yerini sünni olmakla beraber daha az mezhepçi, dinci ve ideolojik, aynı zamanda merkeziyetçi bir idare alacaktır. Bu da Irak’ın parçalanmasını önlemek için, Saddam vari bir rejimden başka bir yenilik değildir.
Bilinmez, ancak bu darbe ile, sonucunda parşalanmiş bir Irak, batıda Sunni direnişçiler, güneyde İran destekli Şii milisler ve kuzeyde Kürt yerel militaristçiler arasında kanlı bir iç savaşa mı sahne olacaktır.