Pazartesi, Ekim 03, 2005
Türkmen Sanatinda Özlülük
Türkmen kültür ve edebiyati, ortacaga kadar uzanan, degisik kültürlerle etkilesim icerisinde ve farkli formasyonlarla dolu bir sanat tarihine sahiptir.
Ortasya bozkirlarindan rüzgar esintisi, gece sessizligindeki bosluk, diger canlilarin ve doganin tonlari, günlük hayatimizin bilinc altindaki sözlerimiz, seslerimiz,renglerimiz, sekillerimiz ve hatta tavirlarimizi belirleyen etkenelerdir. Kisacasi özümüzdür.
Özlülük sahte kimligin düsmani ve güclü durusun anahtaridir.
Bizim kimligimizi yansitan karakteristiklerimiz, özümüzü olusturan, tarihin derinliklerine uzanan duyularimiz, duygularimiz ve bilinclerimiz her milletin oldugu gibi varolma sartidir.
Sanatimiz ise bizim kimligimizi ortaya koyan en önemli varligimidir.
Türkmen sanatina en güzel örnek türkülerimiz ve horyatlarimizdir. Biz Türkmenler bakimindan özlülük ve sanat iliskisine en güzel örnegi, anadolu Türkü ve Türkmen sanat ve tarihini yakindan taniyan Yazar Ganim Erdem’in „Rüyalar“ kitabinda buluruz; „Birsi Alma Birsi Purtkal birsi Moz“ baslikla yazida rüyasini anlatirken, ögretmenlik yaptigi bir ögrencisinin adi gecen Kerkük Türküsünü (Anadolu’da Irak Türkmen türkülerine verilen ad) söylerken „Birsi Nar“ yerine „Birsi Moz“ gibi degistirmesine, aciklamali düzeltmesini söyle anlatiyor Ganim Erdem; „ Türküde nar yerine muz kelimesini kullanamzsin , cünkü Kerkük Türküleri’nin kaynagi cografyada nar yetisir , muz degil. Bu nedenle türkü ve sanat hayatlarina nar yerine muzun girmesi yabancililasma ve özden ayrilmak anlamina gelecektir“. Benzer bir örnegi de, Kerkük Tisin okulundayken sahsen yasadim; Resim ögretmenim Navzat hoca, „Alma agacinda armut cikmayacagi icin, {alma}yi dogru cizin“ diyerek öze bagliligi vurgulamaktaydi.
Görülmektedir ki, ortak milli köken ve duygularimiza ragmen cografi, sosyal sartlar sonucu cevre etkilesimi, anadoluyla aramizda yerellik bakimindan zengin noans farkliliklari ortaya cikarmaktadir.
Türkmenelin’de yetisen bir ressamin örnegin deniz ve orman manzaralari icerikli tablolar ortaya cikarmasi da sanatta özlülük ile celisir.
Konumuza en bariz ve somut örnek ise Türkmeneli yerel ses sanatcisi Ibrahim Rauf’un
Türkmen hoyratlarinin musiki usullerinin yer aldigi yeni eseridir; Kerküklü ses sanatcisi Ibrahim Rauf belki de sanat hayatinda ilk defa özüyle celismeyen yerelligi yansitmaktadir basarili eserinde.
Sanatcimiz, Anadolu ses sanatcilarinin radyo-tv formatiyla seslendirdikleri Türkmen oyratlarindan farkli ve Abdülvahab (haba) gibi Türkmen yerel sanatcilarinin yönetimini kullanmasi, öze dönüs ve yerel karakteristiklerimizi koruma bakimindan da önemli ve umut vericidir. Sanatcimizin kendi yorumuyla „bizim hoyratlarimiz ancak bu uslubla okunmalidir ki hakki verilebilsin“.
Sayin ses sanatcimizi calismasindan dolayi tebrik ederken Türkmen sanatinda özlülüge örnek bir eser olmasindan dolayi da sahsim adina tesekkür ederim. 03 Ekim 2005
Savas Nurettin Karakaplan