Savaş Nurettin
Baker raporuna en çok tepki Kürtlerden geldi.
Kürtçü yazarlar Baker’in Türk olduğunu bile yazmak zorunda kalırken, Barzani sesini daha güçlü ulaştıracağını ümit ederek sözde Kürt meclisinden kendi çapında başkan sıfatıyla Baker raporunu gerçekçi bulmadığını söyleyerek eleştirdi. Yalanlar üzere kurulu hayaller dünyasının Barzanisinin gerçekçilikten söz etmesine şaşırdığımdan fazlasıyla Barzani rapora şaşırmış anlaşılan. Aslında bu durum onlara tanıdık olması gerekirdi. Barzani ve Talabani’ye her fırsatta ilettik. ’Batı sizleri tarih boyunca kulllandı’ dedik. Bunun tekrarını görüyoruz. Kürt siyasiler için alışık bir durumdur. Raporda Kerkük’ün statüsü ile ilgili 2007 referandumunun ertelenmesi ve Uluslararası tahkime gidilmesi önerisi Kürt işgal politikalarının önünü kesiyor.
Kürt uzun vadeli işgal planlarının her üçü de raporda engelleniyor. Özellikle Türkiye, İran ve Suriye’nin dahil olduğu Irak anlaşmalarında Kürtler’in dışlanacağı başta olmak üzere , ABD güçlerinin çekilmesi, Irak’ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunması, Irak destek gurubunun, komşu ülkeler ve BM güvenlik konseyi daimi üyelerinden oluşmasının, farklı uluslararası denge ve menfaatlerin karar mekanizmasına dahil edilmesi konuları, Kürtlerin doğal kaynakların bölgesel kontrolü, Kerkük’e Kürt göçü ve merkezden ayrılma planlarını bozmaktadır.
Raporda en çok etki yaratan konu ise milis güçlerin dağıtılması konusudur. Özellikle Şii ve Sünni gruplardan rapor ile ilgili sessiz kalmaları bunun en önemli göstergesidir. Milislerin dağıtılmasını öngören raporda Şii ve Sünni grupları milisler içerisinde sayıyor. Kürt milis güçlerini aynı problematik içinde değerlendirmese de Peşmergeyi, sadece Irak için değil bölge için tehdit oluşturmayı hedefleyen muhtemel bir tehlike olarak tanıtmaktadır. Rapor, Peşmergeyi dağılacak milisler arasında görüyor.
Türkmenlerin azınlık gösterilmelerinin dışında bütün Kerkük ve Türkmenler ile ilgili tespit ve öneriler gerçeği yansıtıyor.
Baker Raporu gerçekçi öneriler sunuyor. Bunun sebebi ise Baker raporu Irak’ın işgalinin başlangıcından bu yana ilk defa sadece ABD menfaatlerinden ayrılıp Irak ve bölge menfaatlerini, hatta Türkmenlerin de menfaatlerini gözetmeyi amaçlıyor. Bu ABD’nin bilinen Ortadoğu politikalarıyla çelişiyorsa da, belki bir imaj sorunu ya da varılan noktada akut bir çözüm ihtiyacını karşılamaktadır.
Kürt siyasileri, raporda menfaatleri ile çelişen konulara konsantre olacaklarına, artık dar rüyalarından uyanıp bölge gerçeklerini görmeleri gerekmektedir.
Nitekim raporun yayınlanmasından önceki dönemde, bölge ülkeleri arasındaki diplomatik trafik, raporun içeriğini belirlemiş görünüyor.
Kürt uzun vadeli işgal planlarının her üçü de raporda engelleniyor. Özellikle Türkiye, İran ve Suriye’nin dahil olduğu Irak anlaşmalarında Kürtler’in dışlanacağı başta olmak üzere , ABD güçlerinin çekilmesi, Irak’ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunması, Irak destek gurubunun, komşu ülkeler ve BM güvenlik konseyi daimi üyelerinden oluşmasının, farklı uluslararası denge ve menfaatlerin karar mekanizmasına dahil edilmesi konuları, Kürtlerin doğal kaynakların bölgesel kontrolü, Kerkük’e Kürt göçü ve merkezden ayrılma planlarını bozmaktadır.
Raporda en çok etki yaratan konu ise milis güçlerin dağıtılması konusudur. Özellikle Şii ve Sünni gruplardan rapor ile ilgili sessiz kalmaları bunun en önemli göstergesidir. Milislerin dağıtılmasını öngören raporda Şii ve Sünni grupları milisler içerisinde sayıyor. Kürt milis güçlerini aynı problematik içinde değerlendirmese de Peşmergeyi, sadece Irak için değil bölge için tehdit oluşturmayı hedefleyen muhtemel bir tehlike olarak tanıtmaktadır. Rapor, Peşmergeyi dağılacak milisler arasında görüyor.
Türkmenlerin azınlık gösterilmelerinin dışında bütün Kerkük ve Türkmenler ile ilgili tespit ve öneriler gerçeği yansıtıyor.
Baker Raporu gerçekçi öneriler sunuyor. Bunun sebebi ise Baker raporu Irak’ın işgalinin başlangıcından bu yana ilk defa sadece ABD menfaatlerinden ayrılıp Irak ve bölge menfaatlerini, hatta Türkmenlerin de menfaatlerini gözetmeyi amaçlıyor. Bu ABD’nin bilinen Ortadoğu politikalarıyla çelişiyorsa da, belki bir imaj sorunu ya da varılan noktada akut bir çözüm ihtiyacını karşılamaktadır.
Kürt siyasileri, raporda menfaatleri ile çelişen konulara konsantre olacaklarına, artık dar rüyalarından uyanıp bölge gerçeklerini görmeleri gerekmektedir.
Nitekim raporun yayınlanmasından önceki dönemde, bölge ülkeleri arasındaki diplomatik trafik, raporun içeriğini belirlemiş görünüyor.