Perşembe, Aralık 22, 2005

Irak Gerçekten Bataklık

TOD LINDBERG
Irak'ta geçen hafta yaşadığımız o halüsinasyonlar neydi öyle? Milyonlarca mutlu, sevinçli, neşeli Iraklı oy kullanmaya seçim sandıklarına mı koşuyordu? Hatta oy kullanmakla da kalmayıp, iki ay önce onayladıkları anayasaya uyan, Arap Ortadoğu tarihindeki ilk gerçek demokratik hükümeti seçmeye mi gidiyorlardı? Üstelik gidenler arasında sadece Saddam Hüseyin rejiminden çekmiş Şiiler ve Kürtler değil, eskiden Baas hükümetini elinde tutan, şimdiki anayasal düzendeyse nereye yerleşeceğini bilemeyen Sünniler bile mi vardı? Bu işte bir yanlışlık olmalıydı. Ordu taraftarı ABD Senatosu daha birkaç hafta önce ABD'nin yaptıklarını sorgulayan bir kararı kabul etmemiş miydi? Orduya yakınlığıyla bilinen Vietnam gazisi dekorlu senatör Jack Murtha, Irak'tan çıkmamız gerektiğini söylememiş miydi? Beyaz Saray'ın azınlıklar lideri Nancy Pelosi, savaşın başarısız olduğunu söyleyip, geri çekilelim diye ortaya çıkmamış mıydı?
İran, Şiileri kullanabilir Irak'ta ne zamandır çöktü çökecek diye beklenen siyasi durumun bir iç savaşa doğru sürükleneceği endişelerini hepimiz duyduk. Ama son dönemde birçok gazeteci ve akademisyen ortaya çıkıp, şu anda Irak'ta zaten bir iç savaş yaşanmakta olduğunu, zira Saddam'ın devrilmesinden beri Irak'ın yaşamakta olduğu katliamın şiddetine başka bir ad vermenin mümkün olmadığını söylüyor. Üstelik İran da her an Iraklı Şiiler üzerindeki etkisini kullanarak ülkeyi iyice istikrarsızlığa sürükleyebilir. Irak'ın şu anda kötü durumda olduğunu düşünüyorsunuz. Peki Türkiye en büyük kâbusuna, sınırın öbür yanında gitgide özerkleşen bir Kürdistan'a ne kadar seyirci kalabilir? Bölgesel bir felaket her geçen gün yaklaşıyor. ABD askerinin gerek Irak'ta gerekse bölgede ABD'ye karşı nefreti körüklemekten başka bir işe yaramadığını göremiyor muyuz? ABD'nin somut olarak tek yaptığı, Kaide'nin atıl durduğu bir devleti ele geçirip, uluslararası mücahitleri bölgeye çekmek oldu. İç savaş tüm şiddetiyle patlak verdikten ve ABD ağır kayıplar sonunda, askeri durum dayanılmaz bir hale geldiğinden geri çekildiğinde ortada kalacak tek sonuç, Sünni bölgelerinde Kaide'nin hüküm sürdüğü, başarısız bir devlet olacak. Böylece Bin Ladin de Afganistan'dan beri özlemini çektiği rahat ve güvenli operasyon ortamına kavuşmuş olacak. Üstelik bu sefer gerçekten güvende olacak, zira Amerikan halkının da Ortadoğu siyasetine çomak sokmak isteyen siyasi liderlere tahammülü kalmamış olacak. Zaten birçok Demokrat dış politika entelektüeli bize geri çekilmek için net bir tarih belirlememizin Iraklıları kendi adına harekete geçirmenin, ABD'yi de feci siyasetiyle daha fazla rezil olmaktan kurtarmanın tek yolu olduğunu söylemiyor muydu? Bu yorumcular, dünyaya geri çekilme değil de 'stratejik yeniden konumlandırma' nedeniyle çekildiğimizi söylersek, ülke olarak itibarımızı bir nebze kurtarabileceğimizi söylemedi mi? Bu kadar insanın bir bildiği olmalıydı. Irak'ta mevcut durum, Irak öncesinin partizan, ideolojik veya teorik bakış açılarıyla yaklaşılabilecek bir durum değil. 'Partizan bakış açısı' diyorum, zira yalan söyleyen Bush yönetimi bizi gereksiz bir savaşa sürükledi ve gerçek amaçlarını Amerikan halkına hiçbir zaman açıklamadı. 'İdeolojik bakış açısı' diyorum, zira bir neo-muhafazakârlar çetesi Bush yönetimini ele geçirerek, dünyayı 'evrensel' sıfatıyla yeniden tanımlanmış Amerikan tercihlerine uyacak şekilde baştan yaratmak için, neo-emperyalist ve savaşçı bir kampanyaya girişti. 'Teorik bakış açısı' diyorum, zira Saddam'ın yerine demir yumruklu bir başka lider oturtmuş olsaydık, anayasal demokrasi vb. gibi, Iraklı ve Ortadoğuluların tarihi ve kültürel sebeplerden dolayı beceremedikleri, zaten becermeye de çalışmadıkları Batılı inceliklere kafa yormamıza gerek kalmazdı. Hayır; karmaşık ama hâlâ ümit vaateden bir askeri ve siyasi duruma, felaketle sarma-lanmış bir yanlış hesap, kaosa sürüklenmiş bir hata süsü vermeye çalışmıyorum. Öyle bakacak olursanız gazetelerde Irakla ilgili çıkan haberlerin neredeyse hepsinin üçüncü paragrafında bir patlamadan bahsediliyor. Buradan yola çıkıp da Irak'ta yaşanan üç olaydan birinin patlama olduğunu söyleyecek değiliz. Söyleyebilir miyiz yoksa? (20 Aralık 2005)