Güneydoğu Anadolu''da 1984''de PKK''nın ilk teröre başladığı günlerde olduğu gibi dış dinamiklerin hassas olan iç dinamikleri istismar ederek ve tetikleyerek başlattıkları bir sürece doğru hızla ilerliyoruz. Bütün Türk vatandaşlarının oynanan oyunun niteliği konusunda uyanık olması gerekiyor. Bu ise kızgınlığı, paniği, küskünlüğü değil, soğukkanlılığı, bilgili olmayı ve cesur olmayı gerektiriyor. Türk basınında Şemdinli ve sonrasında çıkan yüzlerce haber ve makale arasında dört tanesi olayların derin analizini yapmaya imkan veren önemli bilgi ve tahliller içeriyor. Bunlardan birisi Yeniçağ''da 28 Kasım 2005''de Hasan Demir dostumuzun yazdığı "Şemdinli provokasyonu İngiliz istihbaratının 700 bin dolarıyla mı gerçekleşti?" başlığını taşıyor. Hasan Demir, çok kesin bilgilerle hadisenin İngiliz istihbarat servisi MI5''in Bağdat ofisi tarafından tezgahlandığını isimler, saatler vererek ortaya koyuyor. Acaba Hasan Demir''e bilgi veren çevreler ki bunların Türk istihbarat yetkilileri oldukları açık, Hasan Demir''i yanılmış olabilirler mi? Hiç sanmıyorum çünkü, Demir''in yazdıklarının teorik çerçevesi birbirleri ile hiç ilgisi olmayan köşe yazarları tarafından da onaylanıyor.Bir süre önce Washington''da görüşmeler yapan Cüneyt Ülsever''in 30 Kasım 2005''de "Şemdinli Üzerinden Kuzey Irak (ıı)" başlıklı yazısı, Demir''in yazdıklarını doğrular nitelikte. Ülsever, Washington''da artık Pentagon ve Cumhuriyetçi Parti karşısında bile zor duruma düşmüş olan Yeni-Muhafazakarların Irak''ta 2006''da başlayacak olan Amerikan geri çekilmesinden sonra, "bölgede kendi menfaatlerine çalışan unsurları bir nebze olsun koruyabilmek için Türkiye''yi '' işin içine'' sokmayı planlıyorlar. PKK''nın son ataklarına Türkiye''ye ''gel gel'' yapmak için göz yumulmaktadır" demektedir.
Ülsever''in ifadesinden PKK-ABD işbirliğini okumak mümkün. Gerçekten de gerek İran gerek Suriye''de PKK''nın ya da en azından KDP denetimine girmiş PKK''lıların Amerikan çıkarlarını temsil eden bir çizgiye girdikleri görünüyor. Eldeki bir çok veri de bunu doğruluyor. Gündüz Aktan''ın yazısı bunlardan birisi. Aktan, eski bir büyükelçi. Analizlerinin temelinde Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı''nın verilerinin bulunması hiç şaşırtıcı olmaz. 26 Kasım 2005''de Radikal''deki köşesinde "Büyük Pazarlık-3" başlıklı yazısında Gündüz Aktan ise Washington''da gayri resmi çevrelerde ki bunlar stratejik araştırma merkezleri olsa gerek, "Büyük Pazarlık" dedikleri bir kavramı ortaya attıklarını yazıyor. Nedir bu Büyük Pazarlık? ABD, Irak''tan zorunlu olarak çekilecek. (Bence Kuzey Irak''ta güçlü bir Amerikan askeri varlığı kalacak ve Türkiye üzerinden lojistik temin edecek) Amerikan çekilmesi sonrasında Irak üçe bölünür ve iç savaş çıkarsa Arapların nefret ettiği Kürtlerin Türkiye''nin desteğine ihtiyacı olacak.Büyük Oyun burada başlıyor. ABD, "Türkiye istese de istemese de Kürtleri himayesi altına alacak, koruma verecek" diyor. Üstelik Kerkük''te Türkmenlere yönelik etnik temizlik yapılmasını kabul edecek ve Kerkük-Ceyhan petrol boru hattını açık tutarak, Kürtlerin petrol akıtmasına ve zenginleşmesine destek olacak. Gerçekten Kuzey Irak her anlamda Türkiye''ye muhtaç. Barzani, ABD''ye gitmek için bile İncirlik''i kullanmak zorunda. Ancak, halen Türkiye değil, Barzani sınırı etkili olarak kullanıyor. Türk Kızılay''ın Irak''taki durdurulan yardımları bile MİT Müsteşarı Emre Taner''in Barzani''yi ziyaretinden sonra başlayabildi.Özetle Türkiye büyük bir zaaf döneminden geçiyor. Sınırın Kuzey Irak tarafında etkisi yok. Türkiye tarafında da azalıyor. PKK, Hakkari Valisini görevden alıyor. Memurlara "buradan defolun" deniliyor.
Hal böyle iken ABD, 1990''lı yıllarda "Çekiç Güç" himayesinde büyüttüğü "fiili Kürt Devleti" için nasıl Türkiye''ye baskı yaptı ise şimdi de "federe Kürt devletini" bağımsızlığa giden yolda yine Türkiye''yi kullanarak "korumak ve kollamak" istiyor. Aktan''a göre Türkiye''nin bunu kabul etmesi için PKK eylemlere başladı. Ankara, ABD''nin Büyük Oyun tezine direndiği sürece, PKK''nın eylemleri tırmanacak. Türkiye, sert önlemler alacak ve AB süreci duracak. Bu arada bölgeden gelen haberler, PKK''nın Kuzey Irak''taki alt yapısının bir kısmının Barzani''nin denetimine girdiğini gösteriyor. DEHAP''lılar bile daha önceleri aşağıladıkları ve sert tepki verdikleri Barzani''ye artık açıkça saygı içeren ifadelerle anmaya başlamış durumdalar. Barzani''nin PKK kadroları dışında zaten geleneksel olarak etkili olduğu Hakkari ve hemen çevresinde etkisi gittikçe artıyor. Barzani''nin ilerleyen etkisine rağmen bölgede PKK-Barzani çatışması devam ediyor. Öcalan''ın tamamen bittiğini düşünmek mümkün değil. Askeri kaynaklar, TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyelerine verdikleri bilgide Temmuz ayından bu yana ilçede PKK-Barzani çatışmasının ürünü olan 11 bombalama yapıldığını, 11 askerin şehit olduğunu ve 9 Kasım 2005''de gerçekleşen patlamada kimsenin ölmemesi üzerine PKK dağ kadrolarının hesap sorduğu bilgisini vermiştir.(Milliyet, 26 Kasım 2005) Barzani, bölgede kimlik dağıtmakla, öğrenci davet etmekle kalmıyor. Türkiye''den Kuzey Irak''a göçü teşvik ediyor. Türkiye''deki bütün mal varlığını satıp Kuzey Irak''a yerleşen ailelerin sayısı gittikçe artıyor. Kuzey Irak''ta bulunan yeni petrol kaynakları ve 2007''de Kerkük''ün Kürt denetimine hukuken de girmesinden sonra Kerkük-Ceyhan boru hattının açık kalması durumda, Kuzey Irak''ta kişi başına düşen gelir hızla 8000 Doların üzerine çıkacak bazı hesaplara göre. O zaman kişi başına düşen gelirin 1000 Dolar olduğu Nüsaybin üzerinde Zaho''nun çekiciliği daha da artacak.
Bütün bunlar olurken, Mustafa Balbay, 29 Kasım 2005''de "Güneydoğudaki Kanlı Bulmacanın Parçaları" başlıklı yazısında "Olaylar hep Van''ın güneyinde yaşanıyor. Geçmiş dönemde terör örgütünün etkili olduğu iller var. Oralarda sessizlik hakim. Bunu da hayra yormak zor. Senaryo yazmaya girişirsek sonu gelmez ama, insan ister istemez, acaba Kürtlerin Türkiye''deki eylem sahası daraltıldı mı, daha önce Kürtlerin doğal uzantısı saydığı illerle ilgili Sevr hayali mi var, diye soramadan edemiyor." Mustafa Balbay''ın sorusu haksız değil, çünkü Kuzey Irak''ta hazırlanan "Kürdistan Bölgesi Anayasa Taslağında" açık bir şekilde Sevr Anlaşmasının çiğnendiğine dair atıflar bulunuyor.(Milliyet, 26 Kasım 2005) Birileri Türkiye''nin bölünme projeleri üzerinde çalışıyor. Peki Ankara''da birileri de Türkiye''nin birliği projeleri üzerinde çalışıyor mu? Benim bildiğim kadarı ile "hayır".