Irak Türkmenleri’nin, tarihin bir çok döneminde maruz kaldıkları katliam ve soykırım etkinliklerine bu kez bir yenisi daha eklenmek isteniyor. Ancak bu sefer katliam, siyaset sahnesinde ortaya çıkmıştır. Saldırıyı aynı mantık ve aynı zihniyet düzenlerken, tetikçilerinin ise bağrımızdan çıkmış birinin olması Türkmenlere arkadan saplanmak istenen hançeri bir Türkmen’in tutması ayrı bir ibret vesikasıdır.
Bir yıl önce, Irak’ta Türkmenleri bitirme planının var olduğunu kamuoyuna açıklamıştık. Bu sinsi planın amacı; Türkmenlere sözde Kürdistan Federasyonu içinde bir Otonomi vererek, onları Kürt egemenliği altına alıp asimile etmekti. Nihai hedef olarak Türk Dünyası üzerine hesap yapmak üzere geliştirilen projelerin ilk ayağı, Irak sahasında hayata geçirilmek istenmektedir. Irak’ta malum iki Kürt partisi, sömürgeci güçlerin menfaat ve istekleri doğrultusunda siyaset geliştirmektedirler.
Bu kirli projeleri hakim kılmak için düğmeye basılmıştır. Irak Türklerini aldatma ve ya ikna etme yoluyla milletimize büyük bir kazanım olarak sunulan “Otonom” fikri, altın kadehte ikram edilen öldürücü bir zehirden başka bir şey değildir.
Irak’ın Kuzeyi’nde oluşturulan güvenli bölgede beslenip palazlanan iki Kürt partisinin, bizleri Irak topraklarında nasıl yok etmeye çalıştıkları herkes tarafından bilinmektedir. Nisan 2003 itibarıyla, son üç yılda Türkmeneli bölgelerinde Türkleri sindirme girişiminde bulundukları ve bugünde bu şirret faaliyetlerine devam etmekte oldukları da açıkça ortadadır. Otonom yutturmacası Türkmenler’e hiçbir hayır getirmez ancak Kürt Devletine meşruiyet kazandırmak adına önemli bir adım atılmış olur.
Biz Türklere karşı bu denli olumsuz olan bu iki Kürt partisi, bizim Otonomimizin içinde olduğu gerçek bir federal yapılanmayı kabul etmekte ne kadar samimilerdir. Bu sinsi teklif, kendi hedeflerine varacakları yol haritasında sembolik, temeli olmayan kandırmaca bir oluşum olacaktır. Bunun en iyi göstergesi Celal Talabani’nin basına verdiği mulakatların satır aralarında gizlidir. Bu zat neler söylüyor: “Kerkük’ün bir mahellesi olan Tisin’i, Kerkük’ün bir kazası olan Taze Hurmatu ve bir nahiyesi olan Beşiri içine alan yaklaşık yüz bin nüfusu olan bir Otonom bölge verebiliriz.” Peki Erbil, Telafer, Tuz, Musul, Altun Köprü, Hanekin ve sayamadığım bir çok Türk diyarını bu yapının dışında bırakarak ne kadar sinsi ve kötü niyetli olduğunu ortaya koymuyorlar mı!..
Bizi asıl hayrete düşüren gerçek ise, Irak Türkleri adına siyaset yaptıklarını iddia eden bazı kişilerin bu komplo projesinin içinde yer almalarıdır. Daha önce de elde ettikleri bir-iki kişiye Türkmen tabela partileri kurdutarak, Kürt ittifakı ile seçime tek liste olarak girdiklerine tanık olduğumuz işbirlikçiler yine sahnededir. Bunlar ne siyaset, ne de dava adamı olmadıklarını, ancak şahsi çıkarlarını düşündüklerini göstermektedirler. Küçük menfaatleri için milletimizin büyük değerlerini heba eden bu gaflet erbabının yüce milletimiz karşısında ve tarih önünde mesuliyetleri ve hesapları çok ağırdır.
Bunlardan açık olarak ortaya çıkan Muzaffer Arslan olmuştur. “Irak Türkmenleri Otonomi Örgütü”nü kurarak memuru olduğu Celal Talabani’nin emrini yerine getirmiştir. Bu şahsa Irak Türkleri soruyor:
Bir yıla yakındır Celal Talabani’nin memuru olarak çalışırken, Bağdat’ta Türkmenler için ne yapıştır? Bu sorunun cevabını kocaman bir “hiç” tir.
Muzaffer Arslan bizim örgütün üyesi olmamasına rağmen, 4.Türkmen Kurultayında ITC başkanlık üyesi olması için destek vererek Türkmen davasına doğru bir şekilde ve doğru bir yerde hizmet etme fırsatını vermiştik. Ancak kendisi Celal Talabani’nin memuru olmayı, “Türkmen Davası”na tercih etmiştir.
Bu gün eski dava arkadaşlarının hiç birini yanında yoktur. Bu kirli “Otonom” plan ve projesinin içinde olan, henüz kendisini deşifre etmeyen ve yakında başka şekillerle ortaya çıkacak olan başka kişilerin olduğu da tarafımızdan istihbar edilmiştir.
Bu kirli oyunlara karşı yüce milletimiz oldukça duyarlıdır. Bu sebepten “Otonom” safsatası Türkmenler tarafından şiddetle reddedilmiştir. Bunun en açık belirtisi olarak; 8 Mart 2006 Çarşamba günü Muzaffer Arslan’ın Peşmerge kanatları altında düzenlediği kandırmaca toplantıya aklı başında olan hiç bir şahıs ve kurumun katılmadığına tanık olduk.
Türkmen Milliyetçi Hareketi olarak milletimize karşı oynanan oyunları ortaya çıkarmak, şifrelerini kırmak ve karşı koyarak bu oyunları bozmak, milletimize hizmet etmenin yollarından biri olduğuna inandığımızdan dolayı bu bidiriyi yayınlar ve bu tür fesat girişimleri de şiddetle lanetleriz.
Bir yıl önce, Irak’ta Türkmenleri bitirme planının var olduğunu kamuoyuna açıklamıştık. Bu sinsi planın amacı; Türkmenlere sözde Kürdistan Federasyonu içinde bir Otonomi vererek, onları Kürt egemenliği altına alıp asimile etmekti. Nihai hedef olarak Türk Dünyası üzerine hesap yapmak üzere geliştirilen projelerin ilk ayağı, Irak sahasında hayata geçirilmek istenmektedir. Irak’ta malum iki Kürt partisi, sömürgeci güçlerin menfaat ve istekleri doğrultusunda siyaset geliştirmektedirler.
Bu kirli projeleri hakim kılmak için düğmeye basılmıştır. Irak Türklerini aldatma ve ya ikna etme yoluyla milletimize büyük bir kazanım olarak sunulan “Otonom” fikri, altın kadehte ikram edilen öldürücü bir zehirden başka bir şey değildir.
Irak’ın Kuzeyi’nde oluşturulan güvenli bölgede beslenip palazlanan iki Kürt partisinin, bizleri Irak topraklarında nasıl yok etmeye çalıştıkları herkes tarafından bilinmektedir. Nisan 2003 itibarıyla, son üç yılda Türkmeneli bölgelerinde Türkleri sindirme girişiminde bulundukları ve bugünde bu şirret faaliyetlerine devam etmekte oldukları da açıkça ortadadır. Otonom yutturmacası Türkmenler’e hiçbir hayır getirmez ancak Kürt Devletine meşruiyet kazandırmak adına önemli bir adım atılmış olur.
Biz Türklere karşı bu denli olumsuz olan bu iki Kürt partisi, bizim Otonomimizin içinde olduğu gerçek bir federal yapılanmayı kabul etmekte ne kadar samimilerdir. Bu sinsi teklif, kendi hedeflerine varacakları yol haritasında sembolik, temeli olmayan kandırmaca bir oluşum olacaktır. Bunun en iyi göstergesi Celal Talabani’nin basına verdiği mulakatların satır aralarında gizlidir. Bu zat neler söylüyor: “Kerkük’ün bir mahellesi olan Tisin’i, Kerkük’ün bir kazası olan Taze Hurmatu ve bir nahiyesi olan Beşiri içine alan yaklaşık yüz bin nüfusu olan bir Otonom bölge verebiliriz.” Peki Erbil, Telafer, Tuz, Musul, Altun Köprü, Hanekin ve sayamadığım bir çok Türk diyarını bu yapının dışında bırakarak ne kadar sinsi ve kötü niyetli olduğunu ortaya koymuyorlar mı!..
Bizi asıl hayrete düşüren gerçek ise, Irak Türkleri adına siyaset yaptıklarını iddia eden bazı kişilerin bu komplo projesinin içinde yer almalarıdır. Daha önce de elde ettikleri bir-iki kişiye Türkmen tabela partileri kurdutarak, Kürt ittifakı ile seçime tek liste olarak girdiklerine tanık olduğumuz işbirlikçiler yine sahnededir. Bunlar ne siyaset, ne de dava adamı olmadıklarını, ancak şahsi çıkarlarını düşündüklerini göstermektedirler. Küçük menfaatleri için milletimizin büyük değerlerini heba eden bu gaflet erbabının yüce milletimiz karşısında ve tarih önünde mesuliyetleri ve hesapları çok ağırdır.
Bunlardan açık olarak ortaya çıkan Muzaffer Arslan olmuştur. “Irak Türkmenleri Otonomi Örgütü”nü kurarak memuru olduğu Celal Talabani’nin emrini yerine getirmiştir. Bu şahsa Irak Türkleri soruyor:
Bir yıla yakındır Celal Talabani’nin memuru olarak çalışırken, Bağdat’ta Türkmenler için ne yapıştır? Bu sorunun cevabını kocaman bir “hiç” tir.
Muzaffer Arslan bizim örgütün üyesi olmamasına rağmen, 4.Türkmen Kurultayında ITC başkanlık üyesi olması için destek vererek Türkmen davasına doğru bir şekilde ve doğru bir yerde hizmet etme fırsatını vermiştik. Ancak kendisi Celal Talabani’nin memuru olmayı, “Türkmen Davası”na tercih etmiştir.
Bu gün eski dava arkadaşlarının hiç birini yanında yoktur. Bu kirli “Otonom” plan ve projesinin içinde olan, henüz kendisini deşifre etmeyen ve yakında başka şekillerle ortaya çıkacak olan başka kişilerin olduğu da tarafımızdan istihbar edilmiştir.
Bu kirli oyunlara karşı yüce milletimiz oldukça duyarlıdır. Bu sebepten “Otonom” safsatası Türkmenler tarafından şiddetle reddedilmiştir. Bunun en açık belirtisi olarak; 8 Mart 2006 Çarşamba günü Muzaffer Arslan’ın Peşmerge kanatları altında düzenlediği kandırmaca toplantıya aklı başında olan hiç bir şahıs ve kurumun katılmadığına tanık olduk.
Türkmen Milliyetçi Hareketi olarak milletimize karşı oynanan oyunları ortaya çıkarmak, şifrelerini kırmak ve karşı koyarak bu oyunları bozmak, milletimize hizmet etmenin yollarından biri olduğuna inandığımızdan dolayı bu bidiriyi yayınlar ve bu tür fesat girişimleri de şiddetle lanetleriz.
Yaşasın Irak Türkleri Yaşasın Üniter Irak
8 Mart 2006
Türkmen Milliyetçi HareketiBasın Bürosu