Çarşamba, Kasım 15, 2006

Türkmen Milli ve Siyasi Birliğine Karşı Tehditler

Savaş Nurettin


Irak politik gelişmelerinin yarattığı bölücü fırsatlar

Türkmeneli’den sonra Avrupa ve deniz-aşırı ülkelerde Türkmen milli mücadelesinin, Türkmen çıkarlarının, Irak Türkmen Cephesi ve diğer Türkmen siyasi hareketlerinin ciddi tehditlerle karşı karşıya olduğu ve en üst düzeyde müdafaası gerekliliği uzun zamandır önemli derecede hissedilmektedir.

Karşı karşıya olduğumuz tehditler, global politik gelişmelerin yanı sıra, Irak politik gelişmelerinin yarattığı dış müdahale ve siyasi çıkar faaliyetleri sonucu ortaya çıkmaktadır. Söz konusu dış müdahaleler, kimi platformlarda global ve bölgesel politikalarla paralellik içinde çeşitli provokasyon ve propaganda araçlarıyla Türkmen siyasi ve milli birliğini bozma çabaları şeklinde belirginleşmektedir. Böylece Türkmen siyasi, milli hareketleri ve özellikle de ITC üzerinde zafiyet görüntüsü yaratılması amaçlanmaktadır.

Türkmenlerin siyasi çeşitliliklerini, kurumsallaşma ve farklı ülkelerde dernekleşme hareketini hedef alan dış müdahaleler, bu durumu Türkmenlerin bölünmüşlüğü şeklinde yansıtmaya çalışmaktadır. Bu müdahaleler, birinci dereceden Kuzey Irak’ta faaliyet gösteren Kürt gruplarınca planlanmakta ve organize edilmektedir. Irak içerisinde başlatılan bölme faaliyetleri ve müdahalelerden planlandığı düzeyde sonuç elde edememektedirler. Türkmeneli’deki Türkmenlerin Irak dışında faaliyet gösteren Türkmen teşkilatları aracılığıyla dış dünya ile ilişkisi bu planların başarısızlığının temel sebebini oluşturmaktadır. Bu durum, söz konusu dış müdahalelerin yönünü Irak dışındaki Türkmenlere çevirmektedir. Nitekim ilk aşamada, Türkmeneli’ye seyahatlerde karşılaşılan engeller örnek teşkil etmektedir. Böylece Türkmenlerin dış dünya ile irtibatları silahlı, idari, bölücü engel ve müdahaleler ile zayıflatılmaya çalışılmaktadır.

Bu müdahale ve etkilerinden anlaşılmaktadır ki, Türkmen milli ve siyasi menfaatlerini bölücü planların etkisinde sürdüren münferit örnekler, tehditlerin tamamlayıcı temel kaynağını oluşturmaktadır. Daha önce Türkmen siyasi hareketinde önemli düzeyde yer almış fertlerin, adeta saf değiştirerek bölücü programlarda aktif rol alması, özellikle Kürtçü platformlarda açık hareket imkanı bulmaktadır*(1). Türkmen eski başkan ve üst düzey yöneticileri, Kuzey Irak’ta Türkmen karşıtı, Türkmeneli’nin bölünmesi ve Kerkük’ün işgali politikaları üzerine kurulu programlarda çalıştırılmaktadırlar. Söz konusu faaliyetler, Kürt partileri ve teşkilatlarında yöneticilik, şoven Kürt işgal politikalarını bölge ve Irak çapında Türkmenler adına savunmak ve son örneği Türkmen çıkarına politikalar üretiyor süsü verilen teslimiyetçi sözde Türkmen oluşumlarıdır*(2). Söz konusu programların ifası amacıyla Kürt kuzey oluşumunun inşası için ayrılan bütçeden önemli bölümü, bölücü planlara uygun geliştirilmiş projelere aktarılmaktadır*(3). Bu noktada göz önünde bulundurulması gereken önemli bir ayrıntı da projenin sonuçlandırılması koşuludur. Bunun sebebi de ‘’bölücü projeler piyasası’’ diye adlandırılabilecek pazarın suiistimallere açık olmasıdır. Irak’ın kaos ortamında piyasadan elde edilen maddi gelirlerin karşılıksız bırakıldığı ve bedelini hayatlarıyla ödedikleri, yakın tarihte yaşanmış örneklerden bilinmektedir.
Benzeri ihanet pazarı, Saddam döneminde de Türkmenleri hedef almıştır. ITC’nin kuruluşu ve I.Türkmen Kurultayının engellenmesi karşılığında Anlatlaya’da ciddi bir pazarlık yaşanmıştır. Bu operasyon teklifini alanlar için maddi çıkarın ötesinde prestij ve iktidar hırsı söz konusuydu. Aynı pazarın müşterileri de aynı devam ediyor, hırs ihtirasa dönüşmüş ve artık ihanet piyasası, alanında gelişme gösteren profesyonel elinde gizli operasyonların yerini bölücü açık projelere bırakmıştır. Gizli kalan tek şey ise Türkmen milli ve siyasi menfaatlerini tehdit eden Kürt şoven politikaları güdümlü olduğu gerçeğidir. Bunun emarelerini aldıkları pozisyon, statü ve hareket imkanı buldukları alanlarda görmek mümkündür. Bu kez baş aktörler Saddam değil Barzani ve Talabani’dir. Yeni projeye göre Kerkük, önce kısmen Kürt özel idaresine bağlanacak ve demografik yapısı tartışma bırakmayacak şekilde değiştirildikten sonra da bütünü kontrol edilecek. Projenin başarısızlığı, ödemelerin bedelini gündeme getirmektedir. Türkmenler arasında kabul görmeyen projelere destek ancak maddi menfaatler karşılığı sağlanabilmektedir. Fakirlik sınırlarındaki Türkmenlerden dahi destek bulamazken, Hollanda merkezli insan hakları derneği ile birlikte Talabani taşeronluğu ile yetinmektedir.
Dernek, Türkmenlerin Irak’ta minorite statüsünü savunuyor. Bu sav Talabani destekli Kerkük’ü işgal projesinin içeriği ile birebir örtüşüyor. Diğer önemli bir gösterge de Hollanda merkezli derneğin Avrupa ülkelerinde Türkmen kuruluşları arası başlattığı bölücü girişimler ve Avrupa sivil -resmi mercilerinde Irak Türkmen Cephesi başta olmak üzere Türkmen milli menfaatlerini programında bulunduran - uygulayan bütün Türkmen siyasi hareketlerini hedef alan girişimlerde bulunmasıdır*(4). Zaten Avrupa resmi-sivil merciler ile randevu ve görüşmeleri Kürt siyasi irtibatları aracılığıyla yapması ile de bütün taşlar yerine oturuyor.

Kürt siyasilerin, yalan politikalar üzere kazanımlar elde etmiş olmanın hızıyla, tabansız Türkmen kuruluş ve şahsiyetleri muhatap kabul edip işbirliği yapması özellikle Türkmeneli’de yaşayan Türkmen ve Kürt halklarını karşı karşıya getirerek çatışma ortamına sürüklemektedir.

Kaynaklar:
1) Kerkük Elden Gidiyor, Millet Hale Uyuyor http://www.bozkurt.net/modules.php?name=News&file=article&sid=2748

2) Otonom Örgütü hakkinda basin bildirisi
http://turkmeneli.blogspot.com/2006/03/trkmen-otonomi-projesi-ile-ilgili.html

3) Türkmenlere Kürdistan Baskisi
http://www.internetajans.com/default.asp?NID=1565

4) “ITC’ye karsi herkimsenin aramizda yeri yoktur” ITC baskani Dr. Sadettin Ergec-
Türkmen Kuruluslari 2006 istisare toplantisi tutanaklarindan.