IRAK TÜRKMEN CEPHESİ
Genel Başkanlığı
Basın Bülteni
04 Temmuz 2007 Washington
"Irak'ın biran önce barışa, huzura kavuşması, mezhep kavgasının sonlandırılması, Irak'lılık bilincinin pekiştirilmesi, milis güçlerin biran önce dağıtılması, Irak anayasasının yeniden gözden geçirilmesi, Irak anayasasında Türkmenlerinde asli unsur ve kurucuları arasında yer almasını ve özelliklede Kerkük'e özel statü verilmesini talep ediyoruz."
Dünyanın en önemli petrol yatakları üzerinde bulunan Kerkük ve Türkmeneli coğrafyasında bin yılı aşkın süreden buyana yaşamakta olan Türkmenler, Ortadoğu'daki barışın sembolü ve teminatı olmuş bir millettir.
Dünya siyasi tarihinde Mezopotamya olarak bilinen bereketli topraklar üzerinde yaşayan toplulukların bir arada barış ve kardeşlik içerisinde yaşabilmesinin en önemli etkeni şüphesiz Türkmenlerdir... Bölgenin kültür sanat zenginliğinin kaynağı olan Türkmenler, Irak'ın bağımsız devlet oluşumunda çimento vazifesi gören medeniyetinde temsilcisidir.
İnsanlık tarihinin en eski yerleşim yeri olmakla beraber, ilahi dinlerin beşiği sayılan coğrafyada farklı inanç grupları bütün olumsuz koşullara, kışkırtma ve yönlendirmelere rağmen beraberce barış ve kardeşlik içinde binlerce yıl bir arada yaşamış ve günümüze kadar gelmişlerdir.
Birinci Dünya Savaşı sonunda yapılan anlaşmalarla Osmanlı Devleti'nden ayrılarak oluşturulan Irak Devletinde her ne kadar insanlığın gereği olan demokrasi bugüne kadar tesis edilmemiş olsa da yüzyıla yakın bir süre bölgemizdeki istikrar, Türkmenlerin sağduyu ile hareket ederek; birlikte yaşadığı topluluklarla geliştirdiği insani ilişkiler yüzünden korunabilmiştir.
Lozan Antlaşmasında askıya alınan bölgemizin statüsü milletlerarası kuruluşlar tarafından yeniden belirlenirken Irak Devleti'nin kuruluş anayasasında yer alan Türkmen hakları yıllar geçtikçe unutulmuş üstelik yok edilmek için insanlık dışı muamelelere tabi tutulmuştur.
Monarşi rejiminden sonra dikta Irak yönetimleri altında bile Irak'ın toprak bütünlüğü ve bölgenin kültürel yapısının korunmasından yana barışçı çözümleri savunan Türkmenlerin "Medeniyetler Savaşı" yerine sürekli "Medeniyetler ittifakı"ndan yana olduğuna bütün dünya tanıktır.
İnsanlık suçu olan "terör" olaylarına bölgemizin çeşitli unsurları bir şekilde bulaşmış olsa da, Türkmen halkından tek bir unsurun ilişkilendirilmesi kesinlikle mümkün değildir.
Irak Türkmenleri olarak son 85 yıldır tek suçumuz "İnsan Hakları Beyannamesi"ne olan inancımız, BM (Birleşmiş Milletler) normlarına olan güven ve itimattır.
1959'da Türkmenlere karşı başlatılan bilinçli katliam neredeyse elli yıldır sürerken, Saddam zulmünden en fazla mağdur edilen toplulukta şüphesiz Türkmenlerdir. Özellikle Kerkük'te Kraliyetten Cumhuriyete, Cumhuriyetten diktatörlüğe hatta günümüze kadar geçen sürede bütün yönetimler Türkmen varlığına son vermek için her türlü vesileye baş vurmuşlardır. Ancak bu kadar mezalime rağmen Türkmenler, bölgede barış, huzur ve kardeşliğin bozulmaması için elinden gelen gayreti göstermişlerdir.
Irak'ın demografik yapısı göz önüne alındığında bölgenin "Barış unsuru" olan Türkmenleri anlayabilmek, Türkmenlerin sadece Irak değil, Ortadoğu ve dünya barışının da teminatı olduğu gerçeği ile yüzleşmek için, sizlerin yani ABD'nin bizleri daha yakından tanımanız, tarihin derinliklerinden günümüze kadar geçen sürecin iyi bilinmesini bekliyoruz...
Bu bağlamda Irak'ın biran önce barışa, huzura kavuşması için mezhep kavgasının sonlandırılması, Irak'lılık bilincinin pekiştirilmesi, milis güçlerin biran önce dağıtılması, Irak'ın yeraltı kaynak gelirlerinin tek elde toplanıp adil ve hakça dağıtılması, Irak anayasasının yeniden gözden geçirilmesi, Irak anayasasında Türkmenlerinde asli unsur ve kurucuları arasında yer almasını ve özelliklede Kerkük'e özel statü verilmesini talep ediyoruz.
Bu arada ABD'de bulunduğumuz sürede çeşitli yetkili makamların bizi kabulleri ve görüşlerimizi dinlemelerinden dolayı kendilerine şükranlarımızı sunarız.
ITC'nin bu tarihi seyahatinin gerçekleşmesinde değerli yardımlarda bulunan, Washington'daki temaslarımızda büyük emeği geçen;
Sayın Nurten URAL, ATAA Başkanı Sayın Günay EVİNÇ, ATAA Başkan Yardımcısı Sayın Güler KÖMÜRCÜ, AKŞAM Gazetesi Yazarı ve katkısı olan herkese ayrıca teşekkür eder, şükranlarımızı sunarız...
Irak Türkmen Cephesi
Genel Başkanlığı
Dünyanın en önemli petrol yatakları üzerinde bulunan Kerkük ve Türkmeneli coğrafyasında bin yılı aşkın süreden buyana yaşamakta olan Türkmenler, Ortadoğu'daki barışın sembolü ve teminatı olmuş bir millettir.
Dünya siyasi tarihinde Mezopotamya olarak bilinen bereketli topraklar üzerinde yaşayan toplulukların bir arada barış ve kardeşlik içerisinde yaşabilmesinin en önemli etkeni şüphesiz Türkmenlerdir... Bölgenin kültür sanat zenginliğinin kaynağı olan Türkmenler, Irak'ın bağımsız devlet oluşumunda çimento vazifesi gören medeniyetinde temsilcisidir.
İnsanlık tarihinin en eski yerleşim yeri olmakla beraber, ilahi dinlerin beşiği sayılan coğrafyada farklı inanç grupları bütün olumsuz koşullara, kışkırtma ve yönlendirmelere rağmen beraberce barış ve kardeşlik içinde binlerce yıl bir arada yaşamış ve günümüze kadar gelmişlerdir.
Birinci Dünya Savaşı sonunda yapılan anlaşmalarla Osmanlı Devleti'nden ayrılarak oluşturulan Irak Devletinde her ne kadar insanlığın gereği olan demokrasi bugüne kadar tesis edilmemiş olsa da yüzyıla yakın bir süre bölgemizdeki istikrar, Türkmenlerin sağduyu ile hareket ederek; birlikte yaşadığı topluluklarla geliştirdiği insani ilişkiler yüzünden korunabilmiştir.
Lozan Antlaşmasında askıya alınan bölgemizin statüsü milletlerarası kuruluşlar tarafından yeniden belirlenirken Irak Devleti'nin kuruluş anayasasında yer alan Türkmen hakları yıllar geçtikçe unutulmuş üstelik yok edilmek için insanlık dışı muamelelere tabi tutulmuştur.
Monarşi rejiminden sonra dikta Irak yönetimleri altında bile Irak'ın toprak bütünlüğü ve bölgenin kültürel yapısının korunmasından yana barışçı çözümleri savunan Türkmenlerin "Medeniyetler Savaşı" yerine sürekli "Medeniyetler ittifakı"ndan yana olduğuna bütün dünya tanıktır.
İnsanlık suçu olan "terör" olaylarına bölgemizin çeşitli unsurları bir şekilde bulaşmış olsa da, Türkmen halkından tek bir unsurun ilişkilendirilmesi kesinlikle mümkün değildir.
Irak Türkmenleri olarak son 85 yıldır tek suçumuz "İnsan Hakları Beyannamesi"ne olan inancımız, BM (Birleşmiş Milletler) normlarına olan güven ve itimattır.
1959'da Türkmenlere karşı başlatılan bilinçli katliam neredeyse elli yıldır sürerken, Saddam zulmünden en fazla mağdur edilen toplulukta şüphesiz Türkmenlerdir. Özellikle Kerkük'te Kraliyetten Cumhuriyete, Cumhuriyetten diktatörlüğe hatta günümüze kadar geçen sürede bütün yönetimler Türkmen varlığına son vermek için her türlü vesileye baş vurmuşlardır. Ancak bu kadar mezalime rağmen Türkmenler, bölgede barış, huzur ve kardeşliğin bozulmaması için elinden gelen gayreti göstermişlerdir.
Irak'ın demografik yapısı göz önüne alındığında bölgenin "Barış unsuru" olan Türkmenleri anlayabilmek, Türkmenlerin sadece Irak değil, Ortadoğu ve dünya barışının da teminatı olduğu gerçeği ile yüzleşmek için, sizlerin yani ABD'nin bizleri daha yakından tanımanız, tarihin derinliklerinden günümüze kadar geçen sürecin iyi bilinmesini bekliyoruz...
Bu bağlamda Irak'ın biran önce barışa, huzura kavuşması için mezhep kavgasının sonlandırılması, Irak'lılık bilincinin pekiştirilmesi, milis güçlerin biran önce dağıtılması, Irak'ın yeraltı kaynak gelirlerinin tek elde toplanıp adil ve hakça dağıtılması, Irak anayasasının yeniden gözden geçirilmesi, Irak anayasasında Türkmenlerinde asli unsur ve kurucuları arasında yer almasını ve özelliklede Kerkük'e özel statü verilmesini talep ediyoruz.
Bu arada ABD'de bulunduğumuz sürede çeşitli yetkili makamların bizi kabulleri ve görüşlerimizi dinlemelerinden dolayı kendilerine şükranlarımızı sunarız.
ITC'nin bu tarihi seyahatinin gerçekleşmesinde değerli yardımlarda bulunan, Washington'daki temaslarımızda büyük emeği geçen;
Sayın Nurten URAL, ATAA Başkanı Sayın Günay EVİNÇ, ATAA Başkan Yardımcısı Sayın Güler KÖMÜRCÜ, AKŞAM Gazetesi Yazarı ve katkısı olan herkese ayrıca teşekkür eder, şükranlarımızı sunarız...
Irak Türkmen Cephesi
Genel Başkanlığı