İstişare Toplantısı Sonuç Bildirisi
itc 24.08.2006
Irak Türkmen Cephesi tarafından, Irak dışındaki Türkmen kuruluşlarının katılımıyla, 22-23 Ağustos 2006 günleri Ankara'da düzenlenen, 2. İstişare Toplantısı'nın sonuç bildirisi, oy birliği ile kabul edilmiş ve kamuoyuna açıklanması kararlaştırılmıştır:
"Türkmeneli'nin bağrından çıkan, Türkmenleri bir çatı altında toplamak amacıyla kurulan ITC, 11. yılında ve 2005 yılı itibariyle siyasallaşma sürecine girmiştir.
Çünkü 2005 Yılında Irak'ta yoğun siyasi gelişmeler yaşanmış, iki seçim, bir referandum gerçekleştirilmiştir. İlk seçimde ve referandumda örgütlü bir mücadele veren ITC, ikinci seçimlere ise tek başına siyasi bir kuruluş olarak girerek, rüşdünü ispatlamıştır...
Türkmenlerin öncelikli sorunu Kerkük'tür.. Kerkük'ün Kuzey Bölgesine katılması kabul edilemez. Bugünkü şartlarda, 2007 sonunda referandum yapılması da sorunu çözmez. Esasen, Kerkük konusunda alınan kararlar çelişkilidir ve hukuki dayanaktan yoksundur.
Bilindiği üzere, Irak, 2003 yılı Mart ayından bu yana işgal altındadır. Ülke 8 Mart 2004'te çıkarılan, ancak Irak halkı tarafından hazırlanmayan ve onaylanmayan ama anayasa niteliğinde kabul edilen ve adına "Geçici İdari Yasa" denilen, dayatma bir yasayla yaklaşık bir buçuk yıl yönetilmiştir.
Hal böyleyken, içeriği ve kabul yöntemi itibariyle tartışmalı, Irak Anayasa'sı da ancak 15 Ekim 2005'te yapılan bir referandumla onaylanarak yürürlüğe girmiştir.
Ismarlama Geçici İdari Yasada yapılan yanlışlıklar, Anayasa'da da tekrarlanmış, Türkmenlerin hakları alenen gasp edilmiştir.
Anayasa'da; Türkmenler, Araplar ve Kürtlerin yanında 3. asli unsur olarak kabul edilmemiştir. Türkmenler azınlık statüsünde görülmüştür. Oysa Türkmenler hiç bir zaman azınlık olmamıştır.
Beğenmediğimiz ve meşruluğu tartışılır Geçici İdari Yasa'nın 53. Maddesi'nde bile; Türkmenlerin idari, kültürel ve siyasi haklarının garanti altına alınmış, Bağdat ile Kerkük'ün hiçbir bölgesel hükümete dahil olamayacağı öngörülmüştü. Yeni Anayasada bu maddeden sarfınazar edilirken, Geçici İdari Yasa'daki 58. madde ise yeni Anayasa'daki 140. maddeyle ilişkilendirilmiş ve Kerkük'ün geleceği ipotek altına alınmak istenmiştir...
Bilindiği gibi, resmi kayıtlara göre Saddam döneminde Kerkük'ten zorla göçe tabi tutulanların sayısı 12 bin civarındadır.. Daha Anayasa onaylanmadan, Kerkük'te normalleştirme için komisyon kurulmadan en önemlisi de sayım dahi yapılmadan, 600 bini aşkın Kürt, devşirme usulüyle şehre yerleştirilmiş, üstelik bunlara seçimlerde oy dahi kullandırılmıştır. Böylece 140. madde bile ihlal edilmiştir. Şimdi yapılmak istenen sadece buna kılıf uydurmaktan ibarettir.
Irak'ı parçalayan ve bazı gruplara çıkar sağlayan bir anlayış, bizim için makbul ve muteber değildir... Irak'ta sağduyu ve hoşgörü hakim olacaksa, bunun adresi bellidir ve Türkmenlerdir. Bu durumda, Irak'taki Türkmenlerin hakları bazı kişi ve grupların insafına terk edilemez, Kerkük bir pazarlık veya referandum konusu yapılamaz. Kerkük, bir Irak şehri olarak kalmalı ve Bağdat gibi özel bir statüye kavuşmalıdır. Aksi halde, demokratik çizgiler dahilinde her türlü mücadele yollarına başvurulacak ve Türkmenel'inde cereyan eden tüm haksızlıkların kaldırılmasına çalışılacaktır..
Bununla birlikte, Erbil'de siyasi faaliyetlerimizi sürdüremiyoruz. Erbil Türkmenleri bugün, Kuzey Yönetimi'nin baskısı altında inim inim inlemektedir. Telafer'de ise çok ciddi güvenlik sorunları yaşıyoruz. Ayrıca, Telefer'de cereyan eden olumsuz koşulların ortadan kaldırılması için Irak hükümetini, yörenin imarına ve göçmenlerin geri dönüşünü sağlamaya davet ediyoruz.
Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Telafer ve Tuzhurmatu'nun "il" yapılmasını da Irak hükümetinden talep ediyoruz.
Türkmenlerin varlığı, birliği ve dirliği için sorunlarımızın takipçisi olacak ve bundan böyle tüm gelişmeleri günü gününe kamuoyuyla paylaşacağız.. Çünkü bu ülke bizim ve biz ülkemizi seviyoruz.."