Pazartesi, Ocak 15, 2007
Kerkük 2007 Harekatı
Savas NURETTIN
Baker raporunun aciklanmasinin ardından Kerkük, bölge ülkeleri ve özellikle Türkiye'nin AB'den bile öncelikli gündemi haline gelmiştir. ITC'nin üst düzey temaslarında ve bütün Türkmenlerin her platformda dile getirdiği, üç yıldan beri süre gelen Kerkük sorunu, artik TBMM gündemine taşınacak noktaya gelmiştir. Buş'un yeni Irak planını açıklamasıyla birlikte, ITC ve Ankara'da büyük bir hareketlilik yaşanmaya başlamıştır. Başbakan Erdoğan'ın, Kerkük sorununu Parti meclis salonuna taşımasindan hemen önce, sözlerinin zeminini hazırlayan MİT'in Kerkük uyarısı gelmisti. Kerkük'e askeri müdahalenin artık meclis kararıyla gerçekleştirilmesi için bütün hazırlıklar tamamlanmış ve süreç başlatılmıştır. ITC başkanı Dr. Sadettin Ergeç'in de Türkiye'yi Kerkük'e davet etmesiyle, kararin altyapısı oluşturulmuş oldu. Türkiye'nin yazarları, uluslararası uzmanları, siyasi ve askeri çevreleri Türk Milleti ve TBMM'ne Kerkük ile ilgili gerekli mesajları verdi. Muhalefetin de destek verecegi aciklanan sinir ötesi operasyon karari, mecliste görüsülerek onaylanmasi an meselesidir. Türkmeneli uydu televizyonunun dünyaya yayınladığı gelişmeler karşısında Kürt parti başkanları Barzani ve Talabani, durumun ciddiyetini kavramış olsa gerek ki ses cikaramiyorlar.
"Buş'tan Taktik-İtiraf"
Buş'un yeni askeri planı, yorumcularca şüphe ile karşılandı. Irak savaşının başarısız olduğunu da gösteren bu planın Irak'ta güvenliği sağlayacağına inanmayı da güçlendiriyor.
Buş'un yeni planı güvenlik politikası niteliğinde olup, itirafinin da kabul ettiği hatasının düzeltilmesi izlenimini yaratma taktigidir.
Beyaz Saray'dan çıkan plan ile ilgili dokümanlarda, sıralanan sekiz hatadan biri yeni stratejiye netlik kazandırmaktadır. Şu ana kadar uygulamaya çalışılan demokratik ve ekonomik kurumlar ile politik gelişmelerin güvenliği sağlayacağı beklentisinin sonuç vermediği ifade ediliyor. Ancak Iraklıların güvenliği tam anlamıyla sağlanmadan, demokratik yapılanmanın mümkün olmayacağı anlaşılmış görünüyor. Diğer bir hatanın da güvenlik sorununun Sünni direnişin tek başına tehdit oluşturduğu ancak zamanla benzeri farklı direnişlerin daha büyük tehdit oluşturduğu, güvenlik sorunu teşkil ettiği sonucuna varılmasıdır.
Beyaz Saray ayrıca, operasyonel hedef ve taktiğin nasıl değiştirileceğini de açıklıyor. Ancak bütün çabalara rağmen somut başarı olmadan kaybedilen güvenin geri kazanılması mümkün olmayacaktır.
ABD güçlerinin ikiye katlanması ve Irak hükümetinin ordusuna takviyenin güvenliğin sağlanması başarıyla sonuçlandığı takdirde, haftalar mı ya da aylar mı süreceğine bağlı olarak, Buş'un ABD iç politikasında tekrar kazanmasına yardımcı olması beklenmektedir. Herhangi bir çekilmenin muhtemel gelişmeler ile ilgili yaratacağı belirsizlik ve yeni plan ile daha fazla ABD askeri kaybı gibi gerçekler varlığını sürdürmektedir.
Yeni plan ile birlikte, Irak işgalinde iki farklı yaklaşımın yarıştığını görüyoruz. Birincisi ve Buş'un da üzerine strateji geliştirdiği yaklaşıma göre 'sadece zafer hedefi yoksa, başarısızlığa karşı gelinecektir' , diğer teorisyenler ise 'başarı, desteğin devamı konusunda temel etkendir'.
ABD'li komutanlara göre 2-3 yıl (ABD seçimlerinin yapılacağı yıllar) sonra sonucun görülebileceği yeni Irak planlarında Buş'un Iraklı ortağı Irak Hükümetinin kontrolden çıkması, başarısızlık ve çekilme demek olacaktır. Bu sebeple de Buş, Irak Hükümetine ABD desteğinin sadece mezhep gruplarının direnişinin kırılması durumda söz konusu olabileceği şart koşuyor. Böylece başarısızlığın faturası hükümete kesilecektir. Herşeye rağmen çözüm beklenen artan ABD askeri sayısı, 2 yıl önceki askeri sayısından daha azdır. En önemli fark ise taktik değişikliğine göre yeni askerler, Iraklı halkla yakın temas kuracak ve böylece direnişe ulaşabilecektir.