Perşembe, Eylül 08, 2005

Talabani'ye telkin


Yola çıkmadan Turgut Özal'ı aramış, Öcalan'la özel bir görüşme yapmayı tasarladığımı, edineceğim izlenimleri kendisine dönünce aktaracağımı söylemiştim. Hiçbir şey söylemedi. "Git, gel de görüşürüz bakalım" demekle yetindi. "Turgut Özal'ın Öcalan'a aracılar gönderdiği"ne ilişkin o gün bugündür yazılan çizilen her şey yalandır, yanlıştır. Öcalan, o meşhur basın toplantısını tamamladıktan sonra, yanına yanaşıp, "özel olarak görüşebilir miyiz?" diye sordum. "Görüşeceğiz" dedi. Bir on dakika sonra, Abdullah Öcalan, beni ve İsmet İmset'i bekliyordu. İsmet İmset, Turkish Daily News gazetesinde çalışıyor, gazetenin yöneticisi İlnur Çevik de, Başbakan Demirel'e danışmanlık yapıyordu. Mutfakta bir şeyler atıştırıyorduk. Celal Talabani'ye "Gelmiyor musun?" diye sordum. Talabani, her zamanki dalgacı nüktedanlığı ile, "Siz, Türkler kendi aranızda halledin. Ben, Apo'ya bunca uğraştan sonra ilkokul diploması aldırdım. Eğitiminin geri kalanından siz sorumlusunuz" diye takıldı.