Çarşamba, Kasım 16, 2005

Abdullah Gül’e ve Dış İşleri Bakanlığına

(17 Kasım 2005/Yeniçağ)
Ümit Özdağ

Sayın Bakan,

TBMM Bütçe Komisyonunda Dış İşleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken yaptığınız konuşmada Türkmenlerle ilgili yaptığınız tespitler utanç vericiydi. Türkmenleri dağınık ve etkisiz olmakla suçladı, seçimlerde yeterli çalışmamakla ve katılmamakla suçladınız. Oysa size düşüne bu değildi. Ben senelerden bu yana Türkmen meselesi ile ilgilen birisi olarak gerek Türkmenleri ve Türkmen Cephesi’ni çok ağır bir şekilde pasif davranmakla suçlamış, eleştirmiş bir kişiyim. Ancak bu eleştirilerimi yaparken şunu da bilmekteyim.
Pasiflikle eleştirdiğim Türkmenler Arap şovenizminin baskılarına Saddam rejiminin işkence ve idamlarına rağmen milli kimliğini savunmuştur. Dilini savunmuştur. Töresini savunmuştur. Yok edilmeye karşı direnmiştir. Özetle Türkmen 80 yıldan buyana milli bir direnç geliştirmiştir. Seçimlerde Türkmenlerin çok büyük bir bölümü Irak Türkmen Cephesi’nin çatısı altında toplanmışlardır.

Sayın bakan,
Türkmenler, bir yandan faşist Barzani ve Talabani’nin etnik temizliği hedefleyen baskısı altında öte yandan “stratejik ortağımız” ABD’nin aşağılama ve dışlamalarına maruz kalarak çok ağır koşullar altında son üç seneyi geçirmişlerdir. Türkmenlere yönelik Amerikan-Kürt baskılarının devam ettiğini sizde biliyorsunuz. Irak’ta seçimlerde böyle bir ortamda gerçekleştirilmiştir.
Seçim demek para ve güvenlik demektir. Irak Türkmen Cephesi seçimden önce parasız bırakılmıştır. Şiiler ve Kürtler gereken parayı el koydukları Irak devletinden ve ayrıca Kürtler Amerikalılardan alırken, Türkmenler kimsesiz bırakılmışlardır. Parasız ortamda gerçekleşen seçim kampanyaları da peşmergelerin baskısı altında gerçekleşmiştir.
Seçim günü bir çok yerde Türkmenlerin oyları sandıkları “götüren” peşmergeler tarafından yok edilmiştir. Bir çok yerde Türkmenlerin oy kullanması için sandık dahi götürülmemiştir. Seçim günü Telafer’in Amerikan uçakları tarafından bombalandığını siz de biliyorsunuz. Bu yüz binlerce insanın yaşadığı ilçeye saat 12’den 16.00’a kadar sadece dört seçim sandığının götürüldüğünü biliyoruz.
Özetle Amerikan kaynaklarına göre 1 milyon 250 bin ( %5) Türk kaynaklarına göre ise 2.5 milyon yani (%10) Türkmenin yaşadığı Irak’ta Türkmen Cephesi’nin ve Milliyetçi Türkmen Hareketinin toplam 100 bin oyunu başka nasıl açıklayabilirsiniz. Şii Türkmenlerin tamamının şii partilere oy verdiğini ileri sürseniz dahi bu
sonuç açıklanamaz.

Sayın Bakan,
Barzani’nin “Atatürk Yetimleri” diyerek alay ettiği Türkmenler üzerindeki baskılar olağan üstü artmıştır. Temmuz 2005’den bu yana adamlarına seçim ve demokrasi dersi verdirdiğiniz Barzani Irak Türkmen cephesi’nin Erbil’deki 1) İl Başkanlığı binasına, 2) Enformasyon Binasına, 3)Güvenlik şirketi binasına, 4)Orta Doğu’daki en büyük matbaa ve binasına, 5)IMTP ve TP Bürolarının bulunduğu binaya, 6)Türkmenevine, 7)Kültür Merkezi binasına, 8)Dispanser Sağlık Dairesine ve 9)Eğitim Dairesine el koymuştur. Türkmen liderlerden Emir İzzet üç yıldan bu yana tutukludur.

Sayın Bakan,
Bu sizin ve hükümetinizin etkisiz politikanızın sonucudur. Barzani şimdi Türkmenleri ezme ve yok etme politikasını Kerkük’e taşımanın hazırlıklarını yapmaktadır. 2007’de Kerkük’ün gözünüzün önünde gerçekleşen etnik temizlik ve Kürtleştirilmesi süreci sonunda yapılacak olan sözde referandum sonrasında Kürt bölgesine hukuken de dahil edilmesi ile birlikte bugün Telafer ve Erbil’de yapılan Kerkük’te de tekrarlanacaktır. .

Sayın Bakan,
Hükümetiniz Habur sınır kapısı üzerinde Türkiye’nin egemenliğini yitirmiştir. Habur kapısını Türkiye değil, ABD-KDP ve PKK üçlüsü denetlemektedir. Irak Türkmen Cephesi’nin bir kitap dahi geçiremediği bu kapıdan (dilerseniz birlikte Habur’a gidip kendi gözlerimizle görebiliriz) KDP ve KYB bir devlet kuracak kadar malzeme geçirmektedirler. Türkmenler ise Habur sınır kapısından tamamen dışlanmışlardır. Bu kapıyı ticaret için dahi kullanmaları mümkün değildir. Bütün bu hususları dile getiren Irak Türkmen Cephesi Türk Dış İşleri Bakanlığı’nın “bazı” yetkilileri tarafından “radikal” olmakla suçlanmaktadırlar. Bazı diplomatlarımız ve siz Türkmenlere Bulgaristan’daki Türkleri örnek olarak göstermektesiniz.

Sayın Bakan,
AB tam üyelik süreci birkaç sene içinde tamamlanacak olan Bulgaristan’daki siyaseti Türkmenlere örnek almaları için önermek, Türkmenlerle ve Türk milleti ile alay etmektir. Türkiye, izlenen politikalar neticesinde Kuzey Irak’ta silinmekle kalmamış, Barzani Türkiye’nin iç işlerine mühadil olmaya başlamıştır. Kerkük ve Telafer’de etkin olamayan bir Türkiye’nin Şemdinli’de Yüksekova’da ilçeleri terör örgütünün denetimine vermesi doğal sonuçtur.

Sayın Bakan,
Türkiye kritik bir dönemeçten geçmektedir. Kamuoyunu etkilemek için AKP’nin basın üzerindeki denetiminden istifade ederek geçici bir süre gerçekler halktan gizlenebilir. Ancak Türk milleti sonunda içine düşürüldüğü zaafı anlamaya başlamıştır. Tarihçileri ise aldatmak mümkün değildir. Bugün yaptıklarınız tarihte nasıl yer alacağınızı belirleyecektir. Bütçe komisyonunda yaptığınız konuşma yer alacağınız konumun size onur getirmeyeceğini ne yazık ki göstermektedir