Telafer'in Hasanköy ve Saray mahallelerinde 31.10.2005 tarihinde 67 kişi kafası, kolu, ayağı kesilmek suretiyle öldürülmüş olarak bulunmuştur.
Bu cinayetleri işleyenler, ABD askerleri arasında bulunan CIA istihbarat örgütü timleriyle, CIA peşmergeleridir.
Telafer şehrinde, merkezinde 300.000 kişi, köylerinde ise 150.000 kişi olmak üzere toplam 450.000 kişi yaşamaktadır. Son operasyonda şehirde bulunan insanlarımızın yaklaşık 150.000'i şehri terk etmeye mecbur kalarak, köylere ve Musul iline göç etmişlerdir.
Şu anda Telafer'in merkezinde 150.000 kişi yaşamakta ve Telafer'de bulunan 30.000 eve hergün 3000 ABD askeri ve 5000 peşmerge -Bedir milisleri tarafından baskınlar yapılmaktadır.
Şimdiye kadar 10.000'in üzerinde Telafer'li Türkmen kadın, çocuk, yaşlı, genç çeşitli hapishanelere götürülmüştür.
Bu hapishanelere götürülen Telafer'li Türkmenler , elleri plastik bantlarla bağlı olarak çeşitli işkencelere maruz bırakılmaktadırlar.
Koğuşlara insanlık dışı bir şekilde istiflenen 800 Telafer'li Türkmen, elleri bağlı olarak üst üste oturtularak , 40 gündür çeşitli işkencelere maruz bırakılmaktadırlar.
Sorgulamada Türk tercümanlar bulunmaktadır. Fakat bunların kimliği ile ilgili her hangi bir bilgimiz bulunmamaktadır.
4 Eylül 2004'den bu güne kadar şehit edilen Telafer'li Türkmen sayısı 1667'dir.
8000'in üzerindeki Telafer'li Türkmen çocuk yetim bulunmaktadır.
Çeşitli hapishanelerde işkence gören Telafer'li Türkmen sayısı 10.000'in üzerindedir.
Bu günlerde ise hala evlere baskın yapılmakta, kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden elleri bağlı ve kafalarına çuval geçirilerek insanlarımız masum sivil halk, hapishanelere götürülmeye devam edilmektedir.
250 ev yıkılmış ve diğer evlerde hasar görmüştür.
Şehirde ara ara çatışmalar halen devam etmektedir.
Son atılan Napalm bombasından ölenler ise toplam 16 kişilik üç ailedir.
Üç ailenin birincisi, kadın, çocuk, yaşlı, genç 5 kişi;
İkincisi, kadın, çocuk, yaşlı, genç 4 kişi,
Diğeri ise kadın, çocuk, yaşlı, gençlerden oluşan 7 kişidir.
ABD, Telafer'de kimyasal silah kullanmış ve 200'ün üzerinde Telafer'li Türkmen kimyasal silah saldırılarıyla ölmüştür. 1 Eylül'den beri ABD seyreltilmiş uranyum, ses bombaları, misket bombaları, fosfor bombası, napalm bombası kullanmaktadır. Bu da Bush'un "21. yüzyılın Hitler'i olma iddiasında olduğunun açık bir delilidir. Bu yüzyılda Hitlerler'e ihtiyaç yoktur" İnsanlar kimyasal silahlarla korkutulmak istenmektedir ve ABD nokta atışıyla, bir evde bulunan bir aileyi tümüyle yok etmiştir. Telafer'de yaşananları vahşet kelimesi bile eksik tanımlamaktadır.
Telafer'de öldürülen ve kimyasal silahtan dolayı sakat doğan bebekler bu vahşetin gelecekte en büyük delilidir.
Irak genelinde 675 cami imamı hapiste, 105 cami imamı da öldürülmüştür. ABD, İngiltere ve İsrail istihbarat örgütleri Irak'taki her 100 bin kişi için 5 kişilik özel gruplar oluşturmuş ve bu gruplar Iraklı aydınları, liderleri, imamları ve tanınmış kişileri öldürmektedirler. Tüm Irak anti-emperyalist ve direnişten yanadır.
"Irak Anayasası Irak'ın Sevr'idir". ABD Irak'ta boğulmaktadır ve Irak'tan çıkamayacaktır.
Irak Vietnam'dan beter olmuştur. Irak bizim toprağımızdır. Amerika'nın bizim topraklarımızda ne işi var?
Iraklılar, Irak'ın İstiklali için savaşmaktadırlar.5 Eylül 2005 günü atılan kimyasal silahla 102, 14 Eylül 2005 tarihinde atılan kimyasal silahla da 53 Telafer'li Türkmen ölmüştür. Kimyasal silahın atıldığı anın görüntüleri elimizde mevcuttur.
"Irak'ta Telafer'de Türk ırkını yok ediyorlar, haberiniz olsun"
Telafer iki Kürt bölgesi arasında tampon bölgedir, bu sebeple halk bilinçli olarak sürgün edilmeye çalışıl maktadır, 9 mahalle, 32 etaptan oluşan şehrin çevresine önce 75 kilometre uzunlukta hendek kazıldı, daha sonra tanklarla evler teker teker yıkılmaya başlanmıştır. Şehrin suları kesilmiş ve su tankları da bilinçli olarak bölgeden uzaklaştırılmıştır. Halkın bir bölümü göç etmek zorunda kalmış, ancak şehirde hala kalabalık Türkmen aileleri yaşamla ölüm arasında mücadele vermektedir.
Bazı Amerikan askerleri, bir ay içerisinde 25 Telaferli kadına tecavüz etmiş, bu kadınlardan biri olan Emine, namusunu ve şerefini korumak için Irak'ta Telafer'li Türkmenlerden ilk kadın canlı bomba olarak kendini patlatmıştır. Bu olay medyada yer bulmuştur. Tespit edilen diğer iki tecavüz mağduru kadınların isimleri ise Lebibe ve Nefa'dır. Amerikan askerleri direnişçileri ele geçirmek bahanesiyle şehre girmiş, ancak kadın, çocuk onlarca masum insanı öldürmüştür.
Telafer'de "ana karnındaki ceninler bile kurşunlanıyor"
Bunlara ilişkin elimizde fotoğraflar bulunmaktadır.
1 Eylül 2005 tarihinden bu güne kadar ABD önderliğindeki işgal güçleri tarafından şehit edilen Telaferli Türkmen sayısı kadın, çocuk, yaşlı, gençlerden oluşan 734 kişidir.
31.10.2005 tarihinde, basın ve yayın organlarında yayınlandığı üzere Irak'ın Kaim bölgesinde, Irak'a demokrasiyi getirdikleri gerekçesi ile işgal uygulayan uluslar arası mezalimin temsilcisi işgalci şer güçleri, masum sivil halkın üzerine bombalar ve insanlık dışı silahlarla saldırmışlar ve 47 kadın, çocuk, yaşlı, genç insanı katletmişlerdir.
BATI AHLAK DEĞERLERİNİN YIKILDIĞI IRAK İŞGALİNİN BİLANÇOSU
Irak'ın genelinde ABD önderliğindeki işgal güçleri tarafından öldürülen Iraklıların tablosu şu şekildedir :
* 10' larca hukukçu
* 37 Iraklı pilot
* 54 Iraklı Profesör
* 24 Iraklı Öğretim üyesi
*105 Din adamı
*300.000 Irak vatandaşıdır.
*ABD'nin, 1. ve 2. Irak savaşında öldürdüğü Iraklı sayısı ise toplam 1.6 Milyon kişidir.
* Dolayısıyla, milyonun üzerinde Iraklı çocuk yetim kalmıştır.
Bunun yanı sıra;
* 189 Cami tahrip edilmiştir,
* 675 Din adamı hapis edilmiştir,
* 250.000 Irak vatandaşı hapis edilmiştir.
Dolayısıyla; Irak Türkmenlerinin Irak geneline göre nüfus oranı %13 olduğuna göre, bu tablodan Irak Türkmenleri nüfusa oranları ölçüsünde nasiplerini almışlardır.
Bunun dünyadaki adı soykırımdır.ABD Irak'ta, Irak halkına "soykırım" uygulamaktadır.
Irak Demokrat Türkmen Partisi olarak bu güne kadar bütün basın bildirilerimizde, başta Irak halkı olmak üzere bütün dünyaya şunu anlatmaya çalıştık:
Telafer'in ortadan kaldırılması ile, kuzey sınırı boyunca bir Kürt devletinin kurulması için çalışmaların büyük bölümü tamamlanmış olacaktır. İsrail'in Gazze'den çekilmesi de Büyük Orta Doğu Planı (BOP) ile ilgilidir.
İsrail'in güneye doğru genişlemesi gerekmiyor, BOP projesinin gerçekleşmesi için onlar kuzeye yöneleceklerdir.
Telafer kentinin tamamen Kürtlerin eline geçmesinin ardından kurulacak Kürt devleti hem Amerika hem de İsrail'in emelleri doğrultusunda çalışacaktır.
Telafer Irak-Suriye-Türkiye arasında bir düğüm noktasıdır, çözülürse sıra Suriye ve Türkiye'ye gelecektir. Telafer aynı zamanda Asya genişlemesinin önünde bir settir.
Telafer'e hakim olan Ortadoğu'ya hakim olur!
Şu anda Irak'ta, işgal kuvvetlerinin sözcülerinin ileri sürdüğü gibi, El-Kaide terör örgütünün varlığı iddia edilmektedir. Göstergeler, böyle bir örgütün Irak topraklarında olmadığını zaten göstermektedir. Suudi Arabistan başta, çeşitli Arap ülkelerinden gelen destekle, ülkenin Sünni merkezinde İslami karakteri öne çıkan bir direnişde doğal olarak vardır.
Ama giderek kesinlik kazanan bir başka gerçek var: 1920 Devrimi Muhafızları... Veya, Irak halkı arasında artık çok iyi bilinen Irak Milli İslami Ordusu... Irak direnişi, Amerikan-İngiliz işgal kuvvetlerine karşı her geçen gün biraz daha güçleniyor, tarih, bir başka şekliyle Mezopotamya'da yeniden yazılıyor... Dünya basınına sızdırılmamaya çalışılan, Türk medyasının ise burnunun dibindeki bir gerçeğe nedense fazla yaklaşamadığı bir gelişmeyi net olarak dile getirelim:
-Irak'ta Amerikan yenilgisi kaçınılmazdır!Ülkede doğan, 1920 Devrimi Ruhu'nun karşısında, geçmişte, İngiliz işgal birlikleri direnememişti... Bugün de, aynı gelişme yaşanıyor... İşgal güçlerinin Irak'ın tarihinin dönüm noktasını oluşturan 1920 Ayaklanması' nın karargahı, merkezi ve tetikleyicisi Türkmen kenti Telafer'e dönük insanlık dışı saldırılarının temelinde de bu gelişmeden doğan panik yatıyor...
" ABD ve İngiliz işgal kuvvetlerini gönderen Bush ve Blair, Demokrasi, Terörizmle mücadele, Kimyasal Silahlar bahanesi, Demokratik Seçim, Demokratik referandum bahaneleriyle Ortadoğu'dan Afganistan'a kadar, BOP projesi çerçevesinde yer altı ve yer üstü kaynaklar kuşağını elde etmeye çalışmaktadırlar."
Bu emperyalist aldatmacalar Irak Kuvvası karşısında tutmamıştır ve Emperyalizmin kırılma noktası Irak olmuştur.
Beş ayrı bölgede örgütlenmiş direniş orduları, tek bir ordu komutanlığı bünyesinde birleştirildi. Bunu yaparken, Mustafa Kemal'in Anadolu direnişini örnek aldık, o ne yaptıysa aynısını yaptık. Herkes, kendi bölgesindeki işgalciyle savaştan mesul ama, direniş, bütün vatan sathında tek bir beden olarak örgütlendi.
Amerikalılar bizim, dini ve etnik olarak bölüneceğimizi bekliyorlardı ama direniş Sünni, Şii, Türkmen, Kürt Irak'ın tüm vatanseverlerinin ortak gayede birleştiği bir nitelik kazanınca neye uğradıklarını şaşırdılar. 1920 Devrimi'nde de aynı gelişme olmuş, Sünni ve Şii din önderleriyle aşiret reislerinin ortak kararıyla işgalci İngiliz'e karşı milli direniş başlamıştı. Durum budur ve artık, Irak'ta hiçbir yerleşim biriminde işgalci güçler ile onların işbirlikçilerinin kontrolü kalmamıştır.
Anadolu İhtilali'nin Başkomutanı Mustafa Kemal, henüz kendi mücadelesi sürerken, Irak'ı hiçbir zaman boş bırakmamış. 1911'de İtalyanlar'a karşı omuz omuza mücadele ettiği Libya'nın dini lideri Ahmet İdris El Sunusi, 1920'deki İngiliz işgaline karşı Irak'a, halife yardımcısı ünvanıyla göndermiş; Irak milli direnişinin örgütlenmesinde bayraktar yapmıştır. İşte o zamanlar, dönemin 5.Kolordu Komutanı Kenan Paşa, Nusaybin Kaymakamı Akif Bey ve diğer isimsiz kahramanlar ile Telafer merkezli atılan tohumlar, bugün yeniden yeşermiştir. 1920 direnişinin ünlü ismi, Muhammed Cemil El Halil Efendi, Mustafa Kemal'in silah arkadaşıdır.
Ebedi istirahatgahı da İstanbul'dadır. Irak milli direnişi, bugün Mustafa Kemal'in Kuvvayı Milliye ruhuyla işgalciye kök söktürmektedir. Direnişin bir numaralı komutanı, adını çok az insanın bildiği bir Türkmendir.
Toplam 50.000 ölü/yaralı/kaçak/kayıp ve çok sayıda uçak, helikopter, tank, top, jeep ve diğer tesirli silahların enkaz ve hurdalarını savaş alanından kaçıran işgal kuvvetleri, kameralar karşısında "galip" rolü oynamaktadırlar.
Dünyanın gözü önünde, mağlup olduğunu inkar eden İngiliz ve ABD liderleri en yakın zamanda Irak halkından özür dilemeye hazır olmalıdırlar.
İşin özü, bölgesel zenginliklerimizi çalmaktan ve talan etmekten başka bir şey değildir. Dünya kaynaklarını sömürerek kendi halklarına haram yediren emperyalistler, Irak'ın kültürel varlıklarını da çalarak ve talan ederek kendi ülkelerine kaçırmışlardır.
Irak'ın çeşitli yerlerinde, Kur-an'ı Kerim'i yırtarak, camileri bombalayarak, insanlara işkence yaparak, insanlar üzerinde "yasak silahlar" ( kimyasal, misket, napalm, fosforlu bombalar, seyreltilmiş uranyum v.b.) kullanmışlar, bir kısmını kendi kameraları ile çekerek kendi televizyonlarında yayınlamışlardır.
Demokrasi havarilerinin yalanları, kendi elleri ile dünyaya yayınlamaları, kendi iç yüzlerinin aynası olmuştur.
Irak halkının, dolaylı olarak dünyayı korkutmak için yaptıkları tek taraflı propaganda savaşının karşılığında, başta Telaferli Türkmenlerin basit silahlarla, son model uçak, tank, helikopter ve diğer tesirli silahlara karşı bu zulümlere dayanmayıp baş kaldırarak, düşmanı 1920' de ki gibi, önce Telafer Türkmen bölgesinde karşılık vererek Irak halkına örnek teşkil ederek, Irak'ta bir Kuvay-ı Milliye ruhunu başlatmıştır.
Bu Kuvay-ı Milliye ruhu, süratle bütün Irak'ın illeri ilçeleri ve kasabaları, köylerine yayılmış. Irak halkına çok büyük bir moral kaynağı olmuştur. Bu Kuvva karşısında yenilenlerin, Irak'ta yenilgisi artık ilan edilmiştir.
Türkiye'ye Sevr'i dayatanlar İstiklal savaşında nasıl yenilip, yenilgileri Lozan'la yeni bir doğuşu ortaya çıkardıysa; Irak'a dayatılmaya çalışılan Irak Sevr'i de, Telafer'den ilan edilen yeni İstiklal savaşı ile yine yırtılacaktır.
Bu gün her ne kadar Irak'ta, anayasa-seçim referandumları yapılmaya çalışılmakta ise de, Irak'ta devlet yoktur. Olmayan bir devletin, işgalci güçlerce dayatılmaya çalışılan bir sistemi nasıl olur da oylatılmaya çalışılır? Bunu dünya kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
İşgalci güçlerin mezalimine karşı Irak halkı direnişini, 3 günlük bir ateşkesle durdursa, bütün işgal güçleri Irak'tan helikopterlerine- uçaklarına- gemilerine binip kaçacaklardır. Bundan emin olun !
Kasım Ömer
Irak Demokrat Türkmen Partisi
Genel Başkan V .